25 Temmuz 2010 Pazar

Sergi / Efsane İstanbul




Efsane İstanbul.
Bir Başkentin 8000 Yılı.
Bizantion'dan İstanbul'a 8000 yıllık bir hikaye.


İstanbul neyken ne olmuş demek çok şaşırtıcı geliyor insana. 8000 yıl... Dile kolay.

Marmaray kazılarıyla birlikte ortaya çıkan eserlerle daha da geriye giden İstanbul tarihi insanı büyülemiyor değil hani.
Yaşadığım şehri bir zamanlar yaşayanlardan görmek çok hoştu.

Başlarda doğu kenti olan İstanbul Bizans'ın bölünmesiyle bir başkent haline geliyor.
Daha sonra Roma İmparatorluğunu ağırlayan İstanbul'a son uğrayan Osmanlı oluyor.

Her bir medeniyetin kendince bıraktığı izleri görüyoruz sergide.
Bizans'tan kalan yadigarlar,
Roma'dan ödünç aldığı isim,
Osmanlı'nın bıraktığı onca kubbe ve zarar...

Zarar dedim çünkü kendinden önceki hristiyan devrini kapatan Osmanlı, o dinin ve kültürün tüm eserlerini de ortadan kaldırmış. Kiliselerdeki tüm o kabartmalar ve canlandırmaların yüzleri harap olmuş bir halde.

Sergide tüm o Apollo, Athena heykelleri, Pegasus başlı kolonları ve tanrılara adanmış eşyaları görünce Antik Yunan mitolojisini İstanbu'da hissetmek heyecan verici.

Serginin en muhteşem yanlarından biri ise yapay kubbe olsa gerek.
Son teknolojiyle hazırlanmış normalden küçük yapay bir kubbenin içinde, İstanbul'un en güzel kubbelerinin resimleri yansıtılıyor.


- Yapay Kubbe'den bir kesit -


Böylece gerçekten oradaymış gibi görüyorsunuz.
Hele ki arkada çalan o ruhani müzik ve loş ışık...
Atmosferi daha da güzelleştiriyor.


İsa'dan sonra 4. - 5. yüzyıllardan kalma bir yelpaze vardı.
Evet, yelpaze. İşin tuhaf tarafı, bu yelpazenin "demirden" olması.
Demir yelpaze arkadaşımın "Olm adamlar kasmış resmen fkdashfsa." demesine sebep oldu ki bayağı bir güldük.

Benim en çok beğendiğim parça ise Helenistik dönemden kalma takılar oldu.
Onları gerçekten o haliyle görmek insanı büyülüyor resmen.
Hiç bozulmamış. Bir zamanlar kraliçelerin taktığı o göğüslükler...

Serginin başlangıcında, İstanbul'un Antik Yunan mitolojisi inancından Hristiyanlığı kabul eden kraldan sonra eserlerin ve kültürün, bir jenerasyonda nasıl değişebileceğini görüyoruz.
Alt katlardaki sergi salonlarına indikçe Osmanlı'dan miras kalan eserleri görmek mümkün.
Fatih Sultan Mehmet'in kaftanı ve kılıcı gibi.
İstanbul'u kazandığı o kılıç...


- Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethederken kullandığı kılıcı -


Bir heykel aşığı olarak söyleyebilirim ki, beni benden alan bir heykel vardı.
II. Valentinianus heykeli. Tam boy. Çok az zarar görmüş bir şekilde karşımdaydı.
Dimdik duruyordu. Bir zamanlar Constantinapolis'e hükmetmiş inci başlıklı bu adama bakıyordum.

- II. Valentinianus Heykeli -


Yağmalarla, el değiştirmelerle, Haçlı Seferleri ile yerinden ayrılan tüm eserler yurduna döndü bu sergi sayesinde.
20'den fazla ülkeden getirtilen eserlerle Topkapı Sarayı'ndan ve Arkeoloji Müzesi'nden ödünç alınan onca eserle birlikte 500'ü aşkın parça bulunmakta.

Eserlerden bir kaçı;











Sergi hafta içi hergün saat 18.00'a kadar açık. Pazartesi günleri kapalı.
Giriş ücreti,
Öğrenci için: 3 TL
Yetişkin için: 10 TL
4 Eylül'e kadar gezilebilir.

Daha fazla eser görüntülemek için Sakıp Sabancı Müzesi'nin resmi sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Buraya tıklamanız yeterli.


*

Görülmeye değer.
Gezilesi.

Hiç yorum yok: