Adı bile kendini anlatmasına yeten kitaplardan biri bu.
Bir arkadaşımın ısrarla Romain Gary okumamı istemesiyle başladı bu hikayeyle tanışmam.
Bana hediye ettiği kitabı edebiyat zevkine güvenerek okumaya başladığımda "okunmaya değer bir kitap" olarak görmüştüm.
Ama sonra bu kitap MUHTEŞEM bir kitap olduğunu anlattı bana.
Şu ana kadar okuduğum en samimi, en içten kitaplardan biri herhalde.
O kadar güzel ve doğal ki, insan okurken gözyaşları arasında gülümsemeden edemiyor.
Kitap Fransa'da 'orospu çocukları'na bakıcılık yapan Madam Rosa adındaki yaşlı, şişman, Yahudi bir kadın ile kaybetmekten korktuğu ve bu sebeple yaşını küçülttüğü Momo adındaki Müslüman, Arap bir çocuk arasındaki ilişkiyi anlatıyor.
Genel olarak Madam Rosa'nın hayattaki son zamanları anlatılsa da aslında kitap Momo'nun hayata bakışı, hayatı öğrenmesi ile ilgili.
Kendini on yaşında sanan pisliğin ortasında saflağını koruyan bir çocuktan dinleyince, hikaye inanılmaz güzelleşiyor.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEie71jZvNTIBncG4leddrDkaQrVhXD7NwvDS_Cx5pYumeosPAcxHShqbRWwSyvVBb4yT7P-Gg1iFJEEgg_eD65wWNfCLQNxdYNew-ZteEv7sucLBRRrtIHZwU7oeY_fG35EZ5e9UqVbrG6s/s320/210220121464.jpg)
Kitabı okuduğum süre boyunca neredeyse 'her cümle'sine "İşte bu altı çizilecek bir söz!" tepkisini verdim.
O kadar güzel ve gerçek ki, bunu ancak Eleni Karaindrou müzikleri ile anlatabilir.
Kitap 1975'te Fransa'nın en prestijli edebiyat ödüllerinden 'Gouncourt Ödülü'ne layık görülmüş.
Romain Gary ise intihar notunda kitabı neden 'Emile Ajar' adıyla yazdığını şöyle açıklamış;
-Çeviri Vivet Kanetti'ye aittir.-
"Yalnızca kendim olmaktan bıkmıştım."
Kitabın çevirmeni Vivet Kanetti'ye kredi vermeden edemedim, gerçekten muhteşem bir çeviri. "Lost in translation" denilen şeyden bi' haber insan bu kitapta..
Arka kapak:
"...Madam Rosa'nın savaş öncesinden kalma saçları giderek daha çok dökülüyordu; kendinde yeniden çarpışacak gücü bulduğunda da, kadına benzer bir yanı olsun diye ona sahici saçlı yeni bir peruka bulmamı istiyordu. Şunu da söylemek gerekir ki bir erkek gibi kel oluyordu giderek, yürekler acısı bir durumdu, çünkü kadınlar buna hazırlık değildir. Madam Rosa yine kızıl bir peruka istiyordu, tipine en uygun renk buydu. Bunu kendisine nereden yürütebileceğimi bilmiyordum..."
İnsanın hayatında en az bir kere okuması, mutlaka okuması gereken kitaplardan biri bu.
Momo'nun şu sözlerini söylemeden de edemeyeceğim:
"Sizin dünya sebze şampiyonu olmanıza izin vermeyeceğim Madam Rosa, doğa kanunlarının ağzına sıçayım ben."